-
1 yığılmak
vi1) sich häufen2) sich anhäufen; ( toplanmak) sich ansammeln; ( birikmek) sich stauen; ( üst üste) sich stapeln [o türmen]3) ( yıkılmak) zusammenbrechenyığılıp kalmak zusammenbrechenkapının önünde yığılıp kaldı er brach vor der Tür zusammen -
2 collapse
n. çökme, yıkılma, çöküntü, yığılma; suya düşme; başarısızlık; çöküş, düşüş, kolaps————————v. çökmek, düşmek, yıkılmak, portatif olmak; suya düşmek, başarısız olmak; bozulmak; cesaretini yitirmek; ciğerlerine hava gitmemek* * *1. göç 2. kollaps 3. çök (v.) 4. çökme (n.)* * *[kə'læps]1) (to fall down and break into pieces: The bridge collapsed under the weight of the traffic.) çökmek2) ((of a person) to fall down especially unconscious, because of illness, shock etc: She collapsed with a heart attack.) yığılıp kalmak, düşüp bayılmak3) (to break down, fail: The talks between the two countries have collapsed.) kesilmek, durmak4) (to fold up or to (cause to) come to pieces (intentionally): Do these chairs collapse?) katla(n)mak• -
3 slump
n. düşme, çökme, ani düşüş, birden düşme, ekonomik kriz, durgunluk (piyasa), toprak kayması————————v. çökmek, birden düşmek, pat diye düşmek, kaymak (toprak)* * *1. birdenbire düş (v.) 2. birdenbire düşme (n.)* * *1. verb1) (to fall or sink suddenly and heavily: He slumped wearily into a chair.) çökmek, yığılıp kalmak2) ((of prices, stocks, trade etc) to become less; to lose value suddenly: Business has slumped.) azalmak, düşmek2. noun1) (a sudden fall in value, trade etc: a slump in prices.) anî düşüş, azalma2) (a time of very bad economic conditions, with serious unemployment etc; a depression: There was a serious slump in the 1930s.) ekonomik kriz -
4 Kollaps
Kollaps m <Kollapses; Kollapse> MED: einen Kollaps erleiden kollapsüs geçirmek; fam yığılıp kalmak -
5 zusammenklappen
-
6 zusammenbrechen
zusammen|brechen1) ( einstürzen) yıkılmak, çökmek;für ihn ist eine Welt zusammengebrochen dünya başına yıkıldı -
7 zusammenklappen
zusammen|klappen -
8 zusammensacken
См. также в других словарях:
yığılıp kalmak — 1) birikmek 2) düşmek, yıkılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yığılmak — nsz 1) Yığma işine konu olmak veya yığma işi yapılmak 2) Çok sayıda birikmek, toplanmak Bütün köşk kapının önüne yığıldı. A. Gündüz 3) Düşmek, yıkılmak, kendini tutamayıp çökmek Boğazını yırtan hıçkırıklarla paşanın ayaklarına yığıldı. H. E.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEDAHÜL — İç içe olmak. Birbiri içine girmek. * Yığılıp kalmak. Birikmek. Karışmak. * Bir taksidi ödemeden ötekinin gelmesi. Ödemede gecikmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
tedahül — is., esk., Ar. tedāḫul 1) Birbirinin içine girme 2) tic. Ödemede gecikme 3) Yığılıp kalma, birikme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tedahülde kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük